11 Aralık 2009 Cuma

STOCKHOLM - İSVEÇ / SWEDEN

DOĞAYLA BARIŞIK BİR BAŞKENT: STOCKHOLM .2

Pazartesi sabahı otelimizin hemen yanındaki yaya yoluna bakan kahvaltı salonunda kahvaltımızı yaparken işine ya da okuluna giden İsveçlilerin kıyafetleri bizi şaşırtıyor. Bir gün önce şortla ya da bikiniyle dolaşan insanlar bu sabah kazak, kaban, ellerinde eldivenler başlarında berelerle geçiyorlar. Pazartesi sendromumu acaba diye düşünüyoruz. Kaldığımız otelin pencereleri de açılmadığından dışarıdaki havanın sıcaklığını kontrol etme şansımızda yok. Otelin dışına çıkıp bir bakalım derken bizim T-shirtle kapıya yöneldiğimizi gören standdaki rehberimiz sesleniyor.
- Böyle çıkmayın hocam dışarısı çok soğuk.
- Nasıl yani?
- Şöyle söyleyeyim hocam dışarısı 8 derece

Odamıza çıkıp üzerimize sağlam bir şeyler ve kabanımızı giyiyoruz. Dışarıya çıktığımızda havanın gerçekten buz gibi olduğunu esen sert rüzgârında soğuğun etkisini arttırdığını görüyoruz. Bu soğukta ve rüzgarda yürümeyi göze alamıyoruz ve Gamla Stan’a metro ile gidiyoruz. Bugünkü rotamız Gamla Stan’ın – Eski Şehir- dar Arnavut kaldırımı sokakları ve kraliyet sarayı
























Gamla Stan'ın arnavut kaldırımlı dar sokakları
Esen kuzeyli rüzgârların daha da keskinleştirdiği soğukta Gamla Stan’a yürümeyi göze alamıyoruz. Hemen otelimizin önündeki metro istasyonundan. Metroya biniyoruz, üç durak sonra iniyoruz. Gamla Stan’ın sokaklarında henüz pek kimsecikler yok. Hediyelik eşya dükkânları da yavaş yavaş açılıyor. Biz de Arnavut kaldırımı döşeli dar sokaklarda güneşi kollayarak dolaşıyoruz. Ara sıra hediyelik eşya dükkânlarına giriyoruz. Hem hediyelik, hatıra bir şeyler bakıyoruz hem de biraz ısınıyoruz.
















Kraliyet Sarayı
Kraliyet Sarayının olduğu meydana çıktığımızda rüzgar daha da sert esiyor. O gün Kraliyet sayrının ziyarete kapalı olduğunu öğreniyoruz ve sarayı gezemiyoruz. Soğukta Central Station’un yanından geçip devam ediyoruz. Hanımlar alışver,iş merkezi görünce dayanamıyor ve içeri giriyorlar. Berkantla biz de güneş gören bir duvar dibine oturup hem güneşleniyoruz, hem gelen geçeni seyrediyoruz hem de fotoğraf çekiyoruz. Hanımlar biraz sonra ellerindeki küçük alışveriş poşetleri ile çıkıyorlar.
























Central Station

















Tiyatro binası

Gezimize devam ediyoruz. Yaldızlı işlemelerle süslü tiyatro binasının karşı köşesindeki büfede kahve molası veriyoruz böylece hem içimiz hem ellerimiz ısınıyor. Deniz kenarında rüzgar daha sert. Kamçı gibi yüzümüze vuruyor ve soğuğu daha çok hissettiriyor. Bu güneşli ama buz gibi Stockholm hvasına daha fazla dayanamayıp kendimizi Nationalmuseum’un görkemli ve sıcak binasından içeri atıyoruz.













Nationalmuseum, İsveç’in ilk güzel sanatlar ve tasarım müzesi. Günümüze ait güzel sanatlar ve tasarım uygulamalarından daha eski yağlıboyalar, heykeller, çizimler ve grafik sanat eserlerini içerir.













YAĞLIBOYALAR ve HEYKELLER
Nationalmuseum yağlıboya ve heykel koleksiyonu yaklaşık 16.000 çalışmayı barındırır.Rembrandt, Rubens, Goya, Renoir, Degas ve Gauguin gibi sanatçıların yanı sıra Carl Larson, Ernst Josephpson, C F Hill ve Anders Zom gibi sanatçıları da sunar. Koleksiyon geç Orta Çağ döneminden 20. yüzyıl başlarına kadar olan sanat eserleri ile 18. ve 19. yüzyılda öne çıkan İsveçli sanatçıların eserlerini içerir.17. yüzyıla ait eserler ile 18. yüzyıl Fransız eserleri koleksiyonu dünyanın en iyi koleksiyonlarından kabul edilir.

TASARIM VE UYGULAMALI GÜZEL SANATLAR
Müzenin endüstriyel tasarı, tasarım ve uygulamalı güzel sanatlar koleksiyonu 14. yüz yıldan günümüze uzanan uzun bir döneme köprü kurar.Bu koleksiyon tekstil, cam, seramik, değerli ya da değersiz metaller, mobilya ve kitaplardan oluşan 30.000 in üzerinde objeyi kapsar.Bu koleksiyonun Rönesans dönemine ait olanları halen sergilenmemektedir ama yakın bir zamanda yenilenen salonlarda yeni kalıcı sergiler olarak sergilenmeye açılacaktır.

BASILI MATERYAL VE ÇİZİMLER
Basılı materyal ve çizim koleksiyonu geç Orta Çağ döneminden 1900 yılına uzanan yaklaşık 500.000 öğeyi içerir. Koleksiyonun ana bölümünü Carl Gustaf Tessin’in İsveç elçisi olarak Fransa’da çalıştığı dönemde müzeye kazandırdığı ikibinin üzerinde çizim oluşturur.
Bu koleksiyonun önemli bölümünü Rembrandt, Watteau,Eduard Manet, John Tobias Sergel, Carl Larsson, Carl Frederic Hill ve Ernst Josephona ait çalışmalardır.Bu çizimler ışığa karşı yüksek hassasiyet gösterdiğinden bu koleksiyon kalıcı sergi olarak değil özel geçici sergiler şeklinde gösterime sunulmaktadır.
















GUSTAVSBERG PORSELEN KOLEKSİYONU
Bu koleksiyon 1830 dan fabrikanın kapandığı 1994 yılına kadar olan dönemde Gustavsberg Porcelain Factory’de üretilen yaklaşık 35.000 parçayı içerir.

Üç katlı müzeyi yaklaşık üç saatte geziyoruz. Müzeyi gezmeye başladığımızda diğer müzeyi gezenlerin elinde gördüğümüz portatif sandalyelere müze gezimiz bittiğinde anlam verebiliyoruz. Bu üç saatlik gezi bizi epey yordu. Tekrar Stockholm’un soğuk sokaklarına çıkıyoruz. Berkant ve Mine tekne ile kanal turuna katılmak için bizden ayrılıyorlar biz de otelimize dönüyoruz.

Akşam Gamla Stan’da bir restoranda hep birlikte yemek yiyrceğiz, daha sonra da bizim ekip farklı bir deneyim için Ice Bar’a gideceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder