23 Aralık 2009 Çarşamba

BOZDAĞ, ÖDEMİŞ- İZMİR / TÜRKİYE

BOZDAĞ'ın DİĞER BİR YÜZÜ

Haftasonu havanın da güzel olmasını fırsat bilip daha öncede gittiğim ve sizinle paylaştığım Sevgili Nur - Hasan ALTUNER'in LA VİLLA pansyonuna misafir olduk. Bu kez Birgi'de ve Ödemiş'te oyalanmadan Bozdağ'a çıktık. Sevgili Hasan ve Nur ile merhabalaşıp, yol yorgunluğunu birer kahve ile attıktan sonra güneş dönmeden Kayak merkezinin yolunu tuttuk. Geçen gelişimizin aksine bu kez yol açıktı. Kayak Merkezine kadar rahat bir şekilde ulaştık. Aracımızı işletmenin otoparkına parkedip telesiyej ve teleski'nin ve kafeteryanın bulunduğu bölüme yürüdük ve bir masaya konuşlandık. Karda rengarenk kızaklarıyla kayan çocuklar neşe içindeydi. Biramızı yudumlarken acemi kayakçıları, usta snowbord'çuları keyifle izledik. Güneş bu arada zirvenin arkasına döndü ve güneşin kaybolması ile karın soğuk yüzü kendini gösterdi. Yün bereme rağmen kulaklarım ve burnumun ucu buz kesti. Biz de daha fazla kalmayıp pansiyonumuzun yolunu tuttuk.




Bozdağ kayak merkezi tesisleri


Bozdağ Zirve
Sabah daha herkes uyurken fotoğraf makinemi alıp yürüyüşe çıktım. Pansiyonun karşısındaki patikaya daldım. Sabah henüz erken bir saat olduğu için buzlar erimemişti. Benim ayaklarımız altında çıtır çıtır kırılıyorlar. Bu arada saka kuşlarının cıvıltısı ve alakargaların hoyrat çığlığı bana eşlik ediyordu. Bir an izlendiğimi hissettim. Durup sessizce çevreyi kolaçan ettiğimde biraz ilerdeki yaşlı kestane ağacının dibinde bir sincap çiftinin beni merakla izlediğini gördüm.O an, Yanıma teleobjektifimi almadığıma pişman oldum. Bir adım attığımda sincapların her biri kestane ağacının dalları arasında yok oldular. Ben de yürüyüşüme devam ettim. Dönüşte karşıdan gelen bir koyun sürüsü yolumu kesti. Yeni yavrular sağa sola kaçıştı. Ben çağıldayarak akan dereyi fotoğraflarken eşim kahvaltıya çağırdı.


Sabah yürüyüş parkurum

Sabah sohbetiyle birlikte mükellef bir kahvaltı yaptık. Kahvaltı sonrası çocuklar ve diğer misafirlerle birlikte sevgili Hasan ALTUNER'in rehberliğinde daha zorlu bir yürüyüşe çıktık. Pansiyonun arkasından kestane ağaçları arasındaki patikadan yukarı zirveye doğru tırmandık. Bu arada çevreyi izliyor, değişik doğal oluşumları ve yosun çeşitlerini fotoğraflıyor, yürümesi bile zahmetli bu coğrafyada köylülerin yıllarca önce yaptıkları taş duvarların üzerinde soluklanıyorduk.





Daha uzun ve zorlu ikinci yürüyüş parkurum


Mermeroluk'tan Bozdağ Köyü
Bir süre sonra karşımıza üst dalları budanmış ve gençleştirmeye tabii tutulmuş 700 - 800 yıllık bir kestane ağacı çıktı. Hep birlikte elele tutuştuğumuzda bile yarısın ancak çevreleyebildik.

700 - 800 yıllık kestane ağacı

Karlı vadilerde ilerledik, kuşburnu çalılarının öönünde durup kuşburnu yedik, minik çağlayanlar oluşturan derelerden tertemiz dağ sularından yudumladık.Kah yürüdük kah soluklandık yaklaşık bir buçuk saatlik bir yürüyüşten sonra Mermeroluk'a indik.Pansiyonumuza dönüp sıcak bir neskafeyle kendimizi ödüllendirdik.Bize hep huzurlu bir dinlence ortamı sağlayan Bozdağ'ın alternatif bir yüzünü görmüş olduk.


Ocak 2009
Yazı ve Fotoğraflar:Dr.M.Cengiz TÜMER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder