12 Aralık 2009 Cumartesi

CASA MİLA " LA PEDRERA ", BARCELONA - İSPANYA / SPAIN


CASA MİLA “ LA PEDRERA “

Nou Camp ziyaretimizden sonra otelimize dönüyoruz. Hava sıcak, dışarıda dolaşılacak gibi değil. Odama çıkıp, duş alıp uzanıyorum. Televizyonda Yat yarışları var. Bir süre onu seyrediyorum.

Akşamüzeri hava biraz serinleyince lobide bulduğum Tuncayla birlikte bir blok arkadaki Casa Mila’yı gezmeye karar veriyoruz. Gişe önündeki 8–10 kişilik kuyruğa giriyoruz. Giriş ücreti 8 €. Ana kapıdan girdikten sonra yeşillikler içinde bir bahçe / avlu karşılıyor bizi. Avlunun ortasında üzeri korunaklı bir koridor birinci kata çıkıyor. Binanın üst katlarındaki pencereler bu boşluğa bakıyor.


Casa Mila 1906 ve 1912 yılları arasında inşa edilmiş. Erken 20. yy ile geç 19. yy arasında Ciutat Vella’daki kentsoyluların yerleşim alanının yerini Passeig de Gracia diye adlandırılan Eixample bölgesi Barcelona’nın genişlemesinin yeni ana merkezi olarak almaktadır.

Sanayici Pere Mila ve eşi Roser Segimon, Gaudi’ye Gracia ile Barselona’yı ayıran sınırda bir bina sipariş ederler. Gaudi de birbirinden bağımsız iki girişi olan, aydınlık bir ortam sağlamak için birbirine açılan iç avluların olduğu iki blok apartman inşa eder. Bu bloklar ön cephede aynı ritmi sürdürebilmek için aynı kavisli ön cepheyi paylaşır. Dahası binanın yapısı ön cephede büyük açık alanlara olanak sağlamak için ağırlık taşıyıcı duvarlar yerine sütunlara dayanır. Konstrüksiyonda ve fonksiyonellikte kullanılan yenilikçi tasarım ve süslemeler o zamana kadar olan mimari stilde devrim yaratmıştır. Ön cephede kullanılan bu yöntem nedeniyle bina kayaya oyulmuş gibi görünmektedir ve bu nedenle Casa Mila taşocağı anlamına gelen “La Pedrera” olarak adlandırılmaktadır.

Asansörle dördüncü kata çıkıyoruz. Aradaki katlar hali hazırda bir finans kuruluşu tarafından aktif olarak kullanılıyormuş. Dördüncü katta kalıcı sergi bulunuyor. Bu bölümde 20. yy’ın ilk on yılında Barselona kentsoylularının ev kreasyonlarına göre yeniden düzenlenmiş ve gündelik yaşamdaki eşyaları ile dekore edilmiş bölüm bulunuyor. Burada kapı tokmağı ve kolundan kemere, tavandan tabana kadar Gaudi tarafından tasarlanmış ve kusursuz derecede ergonomik tasarımları görebilirsiniz.





Bir kat yukarıda orijinalinde su depolarının ve çamaşır asma iplerinin bulunduğu ama bu binada Gaudi tarafından özel olarak tasarlanmış çatı arası var. ESPAİ GAUDİ olarak adlandırılan bu kalıcı sergi; Antoni Gaudinin yaşamını, yaşadığı dönemdeki tarihi ve kültürel ortamı, onun sanatsal değerlerini, mimarisindeki teknik yenilikleri, icatlarını anlayabilme olanağı sağlar. Audio-visual sunumları, fotoğraf, model ve çizim koleksiyonunun tamamı sergilenir. Sergi La Pedrera’nın ruhuna sadık kalınarak yedi bölüme ayrılmıştır.

Küçük bir kapıdan Terasa çıkılır. Yağışlı havalarda ziyarete kapatılmaktadır. Bu eşsiz teras normal işlevini yapmak yerine sanatsal ve sembolik bir güç olarak tasarlanmıştır. Burada kullanılan mimari-heykel argümanlarının şaşırtıcı dizilimi üç yapı tipine indirgenmiştir. Merdiven, havalandırma kuleleri ve bacalar. Bu yapılar yoldan görülmediği için sıvanıp boyanabilirdi oysa bir kısmı kırık seramik parçalarıyla kaplanmış. Dalgalı formda yapılmış korkuluk ön cephe ile uyum içinde. Gaudi çatının sonlanımı ile ön cephenin ritmi arasında bir uyum yakalayabilmek için çabalamış.

Çatıda birbirinden farklı formda 12 baca bulunmakta. Dini yönü ağır basan Gaudi bu on iki bacayla 12 havariyi sembolize etmiştir. Ayrıca bütün tasarımlarında doğayı örnek alan Gaudi binanın ön cephesinde okyanus dalgalarından esinlenmiştir. Ayrıca binanın ön cephesindeki demir korkuluklarda okyanus dalgalarının köpükleri şeklinde betimlenmiştir. Çatı arasında sergilenen tasarımlarında da doğadan esinlenmiş ve tüm tasarımlarında kusursuz bir ergonomi uygulamıştır.

Çatıdan bir süre sagra da familia’yı ve Barselona caddelerini kuşbakışı izliyoruz. Son ra bu kez merdivenlerden inerek bu eşsiz yapıyı terk ediyoruz.

Yazı ve Fotoğraflar:Dr.M.Cengiz TÜMER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder