9 Ocak 2010 Cumartesi

TİRİLYE - ZEYTİNBAĞI; BURSA; TÜRKİYE

GİDEMEDİĞİM TİRİLYA

İlk kez gitmediğim bir gezi yazısı yazıyorum. Aslında Gezi Topluluğu olarak 19 Mayıs için Bursa, Mudanya, Cumalıkızık, Tirilya ve Gölyazı’yı içeren bir gezi planlamıştık Her şey hazırdı. Duyurularını bile yapmıştık. Ama olmadı. Gerek geziyi birlikte düzenleyeceğimiz tur firmasının özellikle konaklayacağımız otel konusunda ikircikli davranması gerek bir ay önce yaptığımız İtalya ve Kapadokya gezilerinin ekonomik yorgunluğu nedeniyle iptal etmek zorunda kaldık.

İnsan gezmediği görmediği bir yeri nasıl yazar? Tabii ki gören ve gezen birinden aktararak. Bende öyle yapacağım. Değerli gezgin ve gurme yazar Mehmet YAŞİN’İN “YAKINNAME’ SİNDEN” alıntılar yapacağım.

“… yeni adıyla Zeytinbağı eski adıyla Tirilya. Buraya her ne kadar Tirilye dense e aslı astarı Tirilya’dır. Marmara Denizi kıyısında küçük bir yerleşim yeri…”

“…Bu kasabaya giden yolun tırmandığı tepeler, dallar yeşilin çeşitli tonlarıyla boyanmış zeytin ağaçları ile kaplıydı. Sağ tarafta ise masmavi deniz, arada bir görüntüye girip çıkıyordu. Gelişigüzel yapılmış yazlıklar bile buraların cennet görüntüsünü bozamamıştı(henüz). Sakakuşları nağmeler haykırarak, bir o dala bir bu dala konmaca oynuyorlardı.

Nereye bakacağımı, neyi dinleyeceğimi şaşırmış bir halde gidip duruyordum. Önce Kumyaka Siği) köyü, birkaç viraj sonra Çanaklıçeşme… Çanağından iki avuç buz gibi su içtikten sonra yola devam ettim. Bir “U” virajdan sonra önüme çıkan tepeyi tırmandım. Sivzi’nin tepesinden aşağılara bakınca Tirilya’yı gördüm. Birbirine yaslanmış eski evleri, asırlık çınarları, deniz kıyısındaki balıkçı motorlarıyla öylesine sessiz, muhteşem ve etkileyici görüntüsü vardı ki…”

“…1886 da Hristo Efendi ilk belediye başkanı olmuştu. 1888 de Memed Hayri, 1889 da Yorgi Efendi. 1908 yılığında yazılanlara bakılırsa köydeki 820 hanede 399 Türk, 3657 Rum yaşamaktaydı. O tarihteki bina dökümüde şöyleydi. 19 yağhane, 2 hamam, 3 okul, 1 cami, 7 kilise.
Ey Tirilya, ne güzel yermişsin sen meğer. Bu güzelliği Çeşme’de, Alaçatı’nın daracık sokaklarında görmüştüm bir de Şirince’de. Tarih ve anılar burada insanın başını döndürüyordu. İşte Hagios Stefanos kilisesi. Yapılış tarihi 720 yıllarına dayanan bu Bizans duvarları kim bilir hangi günahkârların yakarmalarına tanıklık etmişti ?”
“ Fatih Camiinden öğle namazından çıkanlardan kaç kişi buranın 1312 yılında yapılmış olan Aya Todori kilisesi olduğunu biliyordu. Ama bunu kimseye sormadım. Çünkü aslına bir ihanet yoktu. Tanrıya yakarmak için yapılan yerde, yine Tanrıya yakarılıyordu.

Sokakları arşınlayıp, eski evleri hayran hayran seyrederken kendimi kocaman bir yapının önünde buldum. Camları kırılmış, bakımsız sıvaları dökülmüştü. Köyün yaşlı bir sakininden öğrendiğime göre 1904 yılında yapılan bu okulda, Kıbrıs’ın eski cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios okumuştu.

“…Dönerken, Tirilya’yı ne kadar sevdiğimi düşündüm. Ama bir hüzün kaplamıştı içimi. Aynı hüznü Şirince’de, Kayaköy’de, Alaçatı’da, Gökçeada’da, Bozcaada’da duymuştum. Yurtlarından sökülüp atılan bu insanların, sıla hasretine nasıl dayandıklarını aklıma getirmek bile istemedim.”

Usta yazar Mehmet YAŞİN’İN bu anlatımından sonra en kısa zamanda, belki de bir hazan hafta sonunda bu geziyi gerçekleştirmek şart oldu sanırım.

Yeni gezi sezonunda gezip gördüğümüz güzellikleri sizle paylaşmak dileğiyle…

Yazı ve Fotoğraflar:
Dr.M. Cengiz TÜMER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder